Yazar: C8H

  • Benler ve benlerde değişimler

    Benler, cilde rengini veren melanosit pigmentini üreten hücrelerden oluşur. Bunlar doğuştan itibaren var olabileceği gibi, sonradan da ortaya çıkabilir. Bazı benler estetik yönden rahatsız edici olabilir. Ancak, cilt kanseri için risk taşıyabilen benler hayati bir önem taşıyabilir.

    Benler kahverengi, siyah ya da derinin kendi renginde olabilir. Yüzeyi düz olduğu gibi, kabarık da olabilir, üzerinde kıl bulunabilir. Bazen vücudun büyük bir kısmını kaplayacak kadar büyük olduğu görülür. Ortalama olarak bir erişkinde 10-20 adet kahverengi ben olması normaldir. Sonradan oluşan benler, herhangi bir risk oluşturmaksızın yıllar içinde şekil ve renk değiştirebilir.

    En sık görülen kanserlerden olan melanom ise, melanositlerin normal dışı şekilde çoğalması ile oluşur. Yani melanom, benlerle ilişkili bir cilt kanseri türüdür. Bu tür aynı zamanda en ciddi ve hızlı seyreden kanser tipini oluşturur. Ultraviyole ışınları olarak tanımlanan güneş ışınlarının bu tür kanserlerin oluşumunda rolü vardır. Bu bakımdan güneşin dik olduğu saatlerde güneşe çıkılmaması ve diğer zamanlarda da bu ışınların zararlı etkilerine karşı uygun bir koruma sağlanması önem taşır. Güneş yanıkları, özellikle de çocukluk çağından kalma yanıklar bu açıdan risklidir.

    Ultraviyole dışında benlerin yer itibariyle darbelere açık olması ve sürekli tahriş de kansere zemin hazırlayabilir. Bu açıdan diz, dirsek gibi yerlerde bulunan benler daha dikkatle takip edilmelidir. Risk ortadan kaldırılamadığında ise ben tedbir olarak çıkartılabilir.

    Benlerde değişim
    Benlerde özellikle hızlı bir şekilde renk, şekil değişikliği veya kızarıklık, kaşıntı, kepeklenme, şişme olması halinde hemen cildiye uzmanına görünmek gerekir.

    Düzensiz görünümlü ve büyük benleri olan kişilerde melanom riski daha yüksektir. Bu nedenle bu tür benler takip edilmeli ve gerekli görülürse çıkarılmalıdır. Melanom önceden mevcut bir benin üzerinde ortaya çıkabileceği gibi, başlangıçtan itibaren bene benzer şekilde kendini ortaya koyabilir.

    Ben incelenmesinde muayenenin yanı sıra, birkaç kat büyütülerek içindeki yapıların görünmesini sağlayan dermatoskop adlı aletten de yararlanılır. Benlerdeki bazı anormallikler çıplak gözle görülmezden önce bu aletle erken dönemde saptanabilir. Çıplak göz ve dermatoskopla yapılan muayenede, melanom şüphesi uyandıran bir ben varsa kesin teşhis için çıkartılıp patolojik incelemeye gönderilir. Dijital dermatoskopik inceleme ile benler kayıt edilip sonraki kontrolde karşılaştırma için kullanılabilir. Bu yöntem özellikle takibin zor olduğu çok sayıda beni olan kişilerde tercih edilebilir.

    Çıkarılması değil, izlenmesi gereken benler bir dermatoloji uzmanı tarafından takip edilmelidir. Kliniğimizde bilgisayarlı dermatoskopi cihazı ile ben takibi yapılmaktadır.

  • Endometriozis sıklığı nedir?

    Endometriozis sıklığı nedir?

    Endometriozis sıklığı nedir?

    Endometriozis bir üreme çağı hastalığıdır ve en çok 30’lu yaşlarda görülür. Ağrılı adet, ağrılı ilişki ve kronik kasık ağrısı olan kadınlarda %70 oranında görülmektedir. İnfertilite problemi olan kadınlarda %30-40 oranında görülmektedir. Genel olarak üreme çağındaki (15-49 yaş) her 10 kadının birinde görülmektedir. Adolesan dediğimiz 13-19 yaş grubunda endometriozis sık görülmemekle birlikte şiddetli adet ağrısı olan ve de ağrı kesicilere cevap gözlenmeyen genç kızlarda endometriozis bulunma sıklığı %70’dir.

  • Akne oluşumu ve tedavisi

    Akne oluşumu ve tedavisi

    AKNE:

    Ergenlik sivilceleri ilk gençlik çağının normal belirtilerinden biri gibi algılansa da, sadece yağ bezleri aşırı üretim yapan gençlerde görülür. Ergenlik sivilceleri tedavi edilmezse gencin bu hassas döneminde psikolojisini, çevresi ve arkadaşlarıyla ilişkilerini olumsuz etkiler.

    Oluşumu
    Akne vulgaris, yani ergenlik sivilcesi aslında bir yağ bezi hastalığıdır. İlk görülme yaşı 12-15 arası olarak belirlenir. Bu dönemde aşırı yağ üretmeye başlayan cilt yeterince temizlenmezse yağ bezlerinin ucu tıkanır, içinde mikroplar üremeye başlar. Sonuçta siyah noktalar, pürüzler veya cerahatlı, ağrılı kist şeklinde sivilceler meydana gelebilir.

    Sebum diye adlandırılan cilt yağı üretimi hormon denetimi altında işlev görür. Hormonların en üst düzeyde çalıştığı gençlik yılları boyunca yoğun yağ üretiminin sürmesi sivilce gelişimini devam ettirebilir. Yağ bezlerinin fazla çalışması yıllar içinde yavaşlar. Ergenlik sivilceleri de zaman içinde azalır ya da tamamen kaybolur. Ancak bu düzelme yıllar sürebilir.

    Hormonların etkisi
    Genç kızlarda sivilcelere adet düzensizliği, aşırı tüylenme ve kilo alımı eşlik ediyorsa yumurtalıkta çok sayıda kistin görüldüğü ‘polikistik over sendromu’ denen durum söz konusu olabilir.

    Ergenlik döneminde sivilcesi olmadığı halde yirmili yaşlarında başlayan kadınlarda da hormon testleri yapılması önerilir. Bu durumlarda sivilce, aşırı hormon salgılayan kist ve tümörlerle ilişkili olabilir.

    Tetikleyiciler
    Adet öncesindeki bir haftalık dönemde ve stres ya da gerginlik varlığında sivilcelerde artma olur.

    Her ne kadar araştırmalar sivilce ve diyet arasında bağlantı kuramamışsa da, aşırı yağlı ve şekerli, kalori bakımından zengin bir diyetin sivilceleri hafifçe artırdığı gözlemlenir. Kabuklu yemişler, çikolata ve gazlı içeceklerin de çok miktarda alınmaması önerilir.

    Tedavi
    Tedavi iki yönden çok gereklidir. Sivilceli bireyler sosyal hayata katılmakta zorlanabilir. Aknesi olan gençlerin arkadaşlık, okul ve iş ortamlarında kendilerini mutlu hissetmeleri zorlaşır. Ayrıca tedavi edilmeyen sivilceler iz de bırakabilir. Çoğalan izler yüze girintili çıkıntılı, pürüzlü, yer yer esmer ve kırmızı bir görünüm verebilir.

    Lazer, peeling, mezoroller gibi yöntemlerle izler tedavi edilebilse de, zamanında sivilceyi tedavi etmek daha kolaydır.

    Sivilce tedavisinde başlıca iki yaklaşım bulunur. Öncelikle kalıcı ve köklü bir çözüm olan izotretionin içeren ilaçlar kullanılarak yağ salgısını azaltmak ya da oluşan fazla yağı sürekli olarak temizlemek üzere jeller, kremler, özel hazırlanmış solüsyonlar, antibiyotikler kullanmak gerekir.

    Bu uygulamanın yanı sıra, düzenli olarak yapılan cilt bakımı faydalı olur. Peeling, ultraviyole, lazer tedavisi gibi seçenekler de bulunur.

    En önemli konulardan biri, siyah nokta ve iltihaplı sivilcelerin sıkılmamasıdır. Elimizde, tırnaklarımızda bulunan mikroplar zaten hassas olan bu bölgede yaygın enfeksiyona sebep olabilir. Ayrıca sivilceleri sıkmak iz kalmasına yol açabilir. Diğer önemli nokta ise tedavinin düzenli olmasıdır.

    Kliniğimizde sivilceler ayrıntılı olarak değerlendirilir ve tedavinin yanı sıra gereken uygulamalar hijyenik koşullarda gerçekleştirilir.

  • Gebelik ve Şeker Hastalığı

    Gebelik ve Şeker Hastalığı

    Gebelik ve Şeker Hastalığı

    Şeker Hastalığı yani Diabet; kan şekerinin değişik derecelerde yüksek seyrettiği durumdur. Kandaki şekerin kaynağı ekmek, pirinç, patates, unlu ve nişastalı gıdalardır. İnsülin Pankreasın Langerhans adacıklarından salgılanan kandaki şeker düzeyini ayarlayan bir hormondur.

    Şeker hastalığı hamilelikte üç farklı şekilde problem yaratır. Tip 1 Diabetes Mellitus, Tip 2 Diabetes Mellitus ve Gestasyonel Diabet olarak sıralanır. Tip 1 ve Tip 2 Diabetes Mellitus hamilelik öncesinde var olan şeker hastalıklarıdır. Gestasyonel Diabet ise gebelik sırasında ortaya çıkan ve % 90 gebelikten sonra kaybolan bir hastalıktır.

    Tip 1 Diabet:Genellikle çocukluk çağında başlayan bir durumdur. Vücut insülin üretmez. Bu tip diabet İnsüline Bağımlı Diabetes Mellitus olarak adlandırılır. Hamile kalmadan önce bu durumun farkında olan Anne adayı İnsülin dozunu Endokrin Uzmanına ayarlatacak özellikle diyetine her zamankinden daha çok dikkat edecek ve bizimle birlikte sağlıklı bir gebelik sürecinden sonra sağlıklı bir doğum yapacaktır.

    Tip Diabet:Vücutta İnsülin üretimi vardır fakat işlevini yerine getiremez. Genellikle kilolu kişilerde ortaya çıkar. 40 yaş sonrası daha çok olsa da Asya ırklarında ve Siyahlarda da daha genç yaşta ortaya çıkar. Genellikle Hamilelik öncesi teşhis edilmiştir veya Hamilelik sırasında teşhis edilebilir. Gebelikten önce kan şekeri düzeyini ayarlayan tabletler kullanılırken, Gebelik sırasında İnsülin kullanılmalıdır.

    Gestasyonel Diabet: Gebeliğe has bir Diabettir. Yalnızca Gebelikte görülür. Gebeliğin herhangi bir döneminde ortaya çıksa da, ikinci üç aylık dönemde daha sık bir oranda ortaya çıkar. Vücudun Hamilelikteki taleplere yetecek kadar İnsülin üretememesi sonucu oluşur. Doğumdan sonra her şey yoluna girer ve normale döner. Fakat hamileliğinde Gestasyonel Diabet ortaya çıkan kişide, İleride Tip 2 Diabet gelişme riski yüksektir.

    Hamilelikte Şeker hastalığısiz ve bebeğiniz açısından artmış risk demektir. Riskin yüksekliği sahip olunan Şeker Hastalığının türüne bağlıdır.Bu riskler Tip 1 ve Tip 2 Diabet olgularında daha yüksektir.

    • Bebek iri olacağından doğum zor olacak, suni sancıyla doğum eylemi indüksiyonu yapılacak ve muhtemelen Sezaryen ile doğum gerçekleştirilecektir.
    • Diabetli Gebelerde Abortuslar yani Düşükler daha fazla görülür.
    • Tip 1 Diabetiniz varsa sizde Diabetik Retinopati gelişmesi sonucu Görme problemleri, Diabetik Nefropati gelişmesi sonucu ciddi Böbrek problemleri ortaya çıkabilir.
    • Bebekte Kalp ve Sinir Sisteminin Konjenital Anomalileri normal populasyondan fazla görülür.
    • Bebeğin anne karnında ölüm riski ve hemen doğum sorası ölüm riski artmıştır.
    • Bebek doğumdan kısa bir süre sonra Kalp ve Solunum problemleri gibi sağlık sorunları nedeniyle Hastaneye yatmak zorunda kalabilir.
    • Bebek ileriki yaşlarında Obez ve Diabet hastası olabilir.

    Gestasyonel Diabet Nasıl Tanınır?

    Hamileliğinin 24.haftasına gelmiş her gebeye 50 gr OGTT (Oral Glikoz Tolerans Testi) yapılır. Eğer değer 140 mg ‘ın üzerinde çıkarsa bu kez de 100 gr OGTT yapılır. 100 gr OGTT de Değerler; PLAZMADA 1.saat 190’ın üzeri, 2.saat 165’in üzeri,3.saat 145’in üzeri veya KANDA 1. saat 165’in üzeri, 2. saat 15’in üzeri, 3. saat 125’in üzeri ise GESTASYONEL DİABETtanısı konur.

    Kimler Gestasyonel Diabet Adayıdır?

    • Gebeliköncesi Vücut Kitle İndeksi 30′ un üzeride olanlar.
    • Daha önce 4500 gr ve üzeri bebek doğurmuş olanlar.
    • Daha önceGestasyonel Diabetyaşayanlar.
    • Genetik yatkınlık. (Ailede Diabet öyküsü)
    • Irksal yatkınlık.

    Diabetli Gebenin Tedavisi

    Diabetik tedaviprotokolü Hamilelikteki ihtiyaçlarınıza göre ayarlanır. Eğer önceden Antidiabetik ilaç alıyorsanız bugebelikte İnsülinile değiştirilir.

    Artık kan şekerinizi daha sık ve düzenli ölçeceksiniz. Diabetik Retinopati açısındanGöz HastalıklarıUzmanına daha sık görünmeli, diabetik Nefropati açısından daha sık İdrar Tahlili ve Böbrek kontrolleri yaptırmalısınız. Ayrıca kan şekerinizin sık kontrol ediliyor olması sizi Hipoglisemik Ataklara karşı korur. Hipoglisemik Ataklar Bebeğiniz için zararlı değildir. Ancak siz ve eşiniz bu ataklarla başa çıkmayı öğrenmelisiniz. Hipoglisemik Ataklarla başetme konusunda Endokrinoloji Uzmanınızdan gerekli eğitimi almalısınız.

    Diabetliyseniz Gebelikteki Riskinizi Nasıl Azaltırsınız?

    Bebeğiniz ve kendiniz için sağlık risklerini azaltmakta birinci koşul, Gebe kalmadan önceDiabet Hastalığınızıiyi bir şekilde kontrol altına almalısınız. YaniKan ŞekeriRegülasyonunuz cok iyi ayarlanmalı. Bunun için mutlaka planladığınızgebeliköncesi birEndokrinoloji Uzmanınabaşvurmalısınız. Kanda bakılan HbA1c düzeyi % 6,1 den az olmalıdır. Eğer daha yüksekse derhal kan şekerinizi ayarlamak için bir şeyler yapmanız gerekecek demektir.

    Diabetli Gebenin Folik Asit ihtiyacı, diğer gebelere göre çok fazladır. Spina Bifida gelişmemesi için Diabetli Gebeler 5 mg/gün Folik Asit almak zorundadırlar ( sağlıklı gebenin günlük Folik Asit ihtiyacı 400 mikrogram/gündür). Folik Asite hamilelik on iki haftalık oluncaya kadar devam etmek gerekir.

  • Gebelikte görülen cilt değişiklikleri

    Gebelikte hormonlarınızın değişime uğramasıyla tüm vücutta değişiklikler gözlenmekle birlikte cilt değişikliğin gözlendiği en belirgin organdır!! Bu doğal süreçte en sık görülen 13 değişiklik;

    1-Gebelik maskesi:

    Yanaklar, alın, çene ve burunda kloazma adı verilen kahverengi lekeler oluşabilir. Gebelik hormonları pigment hücrelerinin fazla üretimine yol açar ve gebelik maskesi oluşumunu sağlar. Gebelik maskesi koyu tenli kişilerde daha belirgin olabilir. Güneşten korunarak bu lekelerin daha fazlalaşması önlenebilir.

    2-Akne:

    Gebelikte akne şikayeti oluşabilir. Fakat gebelikte cilt çok hassas olduğundan sert sabun ve temizleyicilerden kaçınmak gerekir. Ayrıca akne ilaçlarının çoğu gebelikte bebeğe zararlı olduğundan kullanılamaz. Hafif içerikli temizleyicilerle cildi temiz tutmak gerekir. Akneleriniz şiddetli ise dermatoloğunuzdan yardım alınız.

    3-Çatlaklar:

    Gebelikte kilo aldıkça; gebelik hormonlarının da cildi etkilemesiyle çatlaklar oluşabilir. Doğum sonrası 6 ay içinde bu çatlaklar beyaz ve silik hale gelir. Ne yazıkki yapınız müsaitse bu çatlakları önlemek zordur fakat en aza indirgemek de mümkündür. Ne yapabilirsiniz?

    Kilo alımına sağlıklı bir şekilde dikkat etmek gereklidir. Besinsel değeri yüksek gıdalar, E vitamini, C vitamini, çinkodan zengin besinler cildinizin sağlıklı olmasına yardımcıdır.

    Yağlı kremlerle yumuşak hareketlerle masaj yapmanız faydalı olacaktır.

    Ayrıca koltuk altı ve kasıklar gibi terleyen bölgeleri kuru tutmak gerekir. Bunun için dar olmayan hava aldıran giyecekler tercih ediniz.

    4-Göbekte kahverengi lekelenme:

    Bazı kadınlarda özellikle esmer tenlilerde normalde var olan göbek çizgisi gebelikte iyice belirgin hale gelir. Doğumdan aylar sonra bu lekelenme kaybolur.

    5-Kahverengi alanlar daha da koyulaşabilir!!

    Küçük benler, çillenmeler ve kahverengi lekeler daha belirginleşip büyüyebilir. Yeni benleriniz oluşabilir. Benlerinizde şekil ve sınır değişiklikleri olabilir. Bu durumun riskli olup olmadığını tespit amaçlı dermatoloğunuza başvurunuz.

    Meme uçları daha koyu hale gelebilir, bu durum gebelik sonrasında da devam edebilir.

    6-Gebelik kızarıklığı:

    Kan fazlalığı sebebiyle cilt yüzeyindeki damarlar belirginleşir ve yanaklarda kızarık bir görünüme yol açar.Ateş basması sebebiyle utangaç yüz görünümü ortaya çıkar.

    7-Avuç içi ve ayak tabanında kızarıklık:

    Gebelikte avuç içi ve ayak tabanları hormonların değişimine bağlı kırmızı olabilir.

    8-Örümcek venler:

    Gebelik hormonları nedeniyle artan kan akımına bağlı yüzeysel damarlarda belirginlik olabilir, örümcek damarlanmalar oluşabilir, varisler belirginleşebilir. Bunların bir kısmı gebelikten sonra kalabilir. Doğum sonrasında görünümü rahatsız eden bu tarz yapılar dermatoloji uzmanları tarafından çeşitli şekillerde yok edilebilir.

    9-Kızarıklıklar:

    Vücut ısısının artışına bağlı gebelerin cildi hassaslaşır ve kızarıklıklar gelişebilir. Özellikle çok sıcak ve çok soğuk ortamlardan kaçınmak gerekir.

    10-Deri ekleri ve et benleri:

    Bazı gebelerde özellikle koltuk altı, boyun, meme altı başta olmak üzere vücutta deri ekleri ve et benleri oluşabilir. Bunların birkısmı doğum sonrasında kendiliğinden kaybolabilir. Fakat sizi rahatsız eden ve büyüyen et benleri dermatoloğunuz tarafından kolayca alınabilir.

    11-Saç ve tırnak problemleri:

    Bazı gebelerde saç ve tırnak problemleri belirebilir. Bunlar hormon değişiklikleri, kansızlık ve vitamin eksikliklerine bağlı olabilir. Doğum sonrası ilk 6 ayda saç dökülmesi çok belirgindir. Saçın kendini yenilemesi için vakit gereklidir. Fakat 6 aydan daha uzun süren ve devam eden saç dökülmelerinde doktorunuza başvurunuz, çünkü bu durumun nedeni saptanmalı ve önlem alınmalıdır.

    12-Kaşıntılar:

    Gebelikte özellikle çatlak oluşan bölgeler ve cilt kuruluğu olan bölgeler kaşınabilir. Kaşıntı göbek üzeri, kol ve bacaklarda daha belirgindir. Cildin kuru olduğu bölgeler uygun nemlendiricilerle nemlendirilmeli, su tüketimine dikkat edilmelidir. Kaşıntı şiddetli olursa eklenen hastalıklar açısından mutlaka doktorunuza başvurunuz!!

    13-Döküntüler:

    Bazı gebelerde göbek, kol ve bacaklarda kırmızı, kaşıntılı döküntüler belirebilir. Bu durum doğum sonrasında çoğunlukla düzelir. Bu tarz döküntüler gelişen gebelerin dermatologlarına muayene olmaları ve öneri almaları gerekir!!

    Gebelikte önceden var olan cilt rahatsızlıkları şiddetlenebilir veya gebelik hormonlarından bağımsız bir cilt hastalığı oluşabilir. Bu konuda dikkatli davranıp doktorunuza başvurmalısınız!!

  • GEBELİKTE DOWN SENDROMU VE DİĞER ANOMALİLER İÇİN TARAMA

    GEBELİKTE DOWN SENDROMU VE DİĞER ANOMALİLER İÇİN TARAMA

    GEBELİKTE DOWN SENDROMU VE DİĞER ANOMALİLER İÇİN TARAMA

    Gebelikte bebeğe zararlı etkenlerden bazıları bebekten kaynaklanır.Down sendromubunların arasında önemli bir yer tutar. Kromozomlarında bozukluk olan bebeklerin büyük çoğunluğu ilk üç ayda düşerek kaybedilirler. Her 1000 bebekten 6’sı kromozomal bozukluk taşır ve çoğu zeka veya fiziksel anlamda gerek aile gerekse toplum açısından büyük problem oluşturur.

    Anne yaşı:Down sendromusıklığı anne yaşı arttıkça artar. ToplumdaDown sendromlu bebekdoğurma sıklığı 10000 doğumda 13 tür. Bu sayı 25 yaşındaki anneler için 1351 doğumda 1, 30 yaşındakiler için 909 doğumda 1, 35 yaşındakiler için 384 doğumda 1, 40 yaşında 112 doğumda 1 ve 45 yaşındaki anneler için 28 doğumda 1 dir. Bu bilgiler ışığında ileri yaş gebelere amniosentez önerilir.

    Biyokimyasal tarama:Gebeliğin 11-14.haftaları arasında anne yaşı,AFP ve hCG ölçümlerine bakılarak yapılan ikili test, 16-18.haftasında anne yaşı, anne kanında AFP, hCG ve Estriol düzeylerine bakılarak yapılan Üçlü Test ve yine 16-18.haftalarda anne yaşı, İnhibin, AFP, Estriol ve hCG düzeylerine bakılarak yapılan Dörtlü Testleri kapsar.

    Ultrasonografi ile tarama:Down sendromlu bebeklerin önemli bir kısmında konjenital anomalilerin olduğu eskiden beri bilinen bir gerçektir. Bu anomalilerin bir kısmı ultrasonografik inceleme ile anne karnında saptanabilir. Bunun yanı sıra Down Sendromlu bebeklerin enselerinde cilt altında aşırı sıvı toplandığı görülmüş ve buna Nuccal Traslusensy (NT) denilmiştir.İlk trimestrde NT taraması Down Sendromu için çok önemli bir kriterdir.

    Nuccal Kalınlık taraması:Gebeliğin 11-14. haftaları arasında doğru şekilde ölçülen ense kalınlığıDown sendromu tespitinde % 80 duyarlılığa sahiptir. Artmış NT değeri; Trizomi 21 (Down send.) , trizomi 18 ve 13,bazı translokasyonlar ve delesyonlar ile kardiak, diafragmatik, renal ve abdominal duvar anomalileri ile birlikte görülebilir.Bu nedenle NT yüksek ölçülen bebeklerde bu yapısal anomalilerin olmadığı saptanmalıdır.

    Fetal anomalilerin taranması:Günümüzde tüm gebelikler 20-24. haftalar arasında rutin olarak anomali açısından taranmalıdır. Bebekteki anomalilerin bir kısmı ultrasonografi ile kolayca saptanabilirken,bir kısmı gözden kaçabilmektedir. Bu nedenle tarama ultrasonografisi çok dikkatli yapılmalıdır. Bazı ultrasonografik göstergeler kromozomal anomalilerin erken saptanmasını sağlayabilirler.Örneğin down sendromlularda saptanan nuccal ödem, makroglossi, atrioventriküler septal defekt, hidronefroz, klinodaktili, kısa femur, koroid plexus kisti… gibi.

    Günümüzde uygulanan geliştirilmiş tüm bu taramalara rağmen bizim bebeklerdeki anomalileri yakalama oranlarımız hala %100 değildir. Tüm tarama yöntemleri de uygulansa yine de anomalili bebekler doğacaktır.

  • “kilit askı” yöntemi ile yüz germe hakkında bilgiler

    “kilit askı” yöntemi ile yüz germe hakkında bilgiler

    Yüz bölgesinde zamanla oluşan sarkmaların tedavisinde ameliyatsız yöntemler gün geçtikçe daha popüler hale gelmektedir. Bu yöntemler içerisinde ip uygulamalarını oldukça sık uygulamaktayız. Kullanılan iplerin çeşitleri artmakta ve yeni uygulama teknikleri geliştirilmektedir. Bu makalede ameliyetsız iple yüz germe yöntemlerinden birisi olan “Kilit Askı” yönteminin özelliklerinden bahsedeceğiz.

    Ameliyatsız yöntemlerden beklentimiz; sonuçların başarılı yani cerrahiye yakın olması ve sonuçların uzun ömürlü olmasıdır. Bu beklenti yüzdeki hafif ve orta dereceli sarkmaların tedavisinde ülkemizde yeni uygulanmaya başlayan bir yöntem olan “KİLİT ASKI” yöntemi ile karşılanabildiğini görmekteyiz.

    Kullanılan ipler Fransa’da imal edilmektedir. Ürünün CE belgesi vardır.

    “KİLİT ASKI” yönteminin diğer yöntemlerden farklı olan tarafları;

    – Kullanılan ipler kalıcıdır. Bu yüzden uygulama ömrü daha uzundur. (5-7 yıl)

    – İpler %20 oranında esneyebilmektedir. Bu yüzden iplerde kopma veya mimiklerde değişikliklere yol açmaz. Sonuçlar kalıcıdır.

    – İpler yumuşak dokuya güçlü ve bir o kadar da nazik bir biçimde tutunur. Bu sayede etkili bir asma işlemi yapılır.

    Uygulamadan yıllar sonra ipler tekrardan gerginleştirilerek yeniden germe (re-tightening) yapılabilir.

    “KİLİT ASKI” nın uygulama alanları;

    – Burun kenarı çizgileri (nasolabial fold) tedavisi

    – Marionette çizgilerinin tedavisi

    – Çene hattındaki sarkmaların toparlanması

    – Kaş kaldırma

    – Yüz ovalinin oluşturulması

    “KİLİT ASKI” uygulaması ameliyathane şartları gerektirmez. Yaklaşık 30 dakikada uygulanır. İşlem sırasında lokal anestezi uygulandığı için hastalar açısından konforlu bir uygulamadır. İplere entegre edilmiş özel elastik iğneleri sayesinde dokuya hasar verme riski yok denecek kadar azdır.

    Uygulama yaptıran kişiler birkaç gün içinde günlük yaşantısına geri dönerler. İşlemden sonra 1 hafta süre ile antibiyotik tedavisi önerilmektedir. Uygulama sonrasında hafif ödem ve birkaç adet iğne giriş yeri gözlenir. Bu bulgular 1 haftada gerilemektedir ve genellikle dışarıdan bakıldığında işlem yapıldığı anlaşılamaz. Uygulama sonrasında ani hareketler ve çene hareketleri sırasında iplerin bulunduğu bölgelerde gerilme hissedilebilir. Bu bulgular genellikle 2. haftadan sonra kaybolur.

    İşlemden sonra 1 ay süre ile yüzüstü yatılması, elma-kabuklu yiyecekler gibi sert yiyeceklerin yenilmesi, abartılı mimik hareketi yapılması, çenenin çok fazla açılmasını gerektiren hareketler önerilmemektedir.

  • Düşük

    Düşük

    WHO (Dünya Sağlık Örgütü)’ ya göre 20 haftadan küçük 500 gr’ın altındaki bebeğin rahim dışına atılması ABORTUS yanidüşükolarak tanımlanır.Düşükler; SPONTAN (kendiliğinden) yada PROVAKE (bir faktörün gerçekleşmesini sağladığı) ABORTUSLAR yani DÜŞÜKLER olarak incelenir.

    WHO (Dünya Sağlık Örgütü) ya göre 20 haftadan küçük 500 gr ‘ın altındaki bebeğin rahim dışına atılması ABORTUS yanidüşükolarak tanımlanır.

    Düşükler; SPONTAN (kendiliğinden) yada PROVAKE (bir faktörün gerçekleşmesini sağladığı) ABORTUSLAR yani DÜŞÜKLER olarak incelenir.

    SPONTAN ABORTUSLAR:

    1-SPORADİK ABORTUSLAR:Altta yatan kronik bir patolojik olmadığı durumdur. Kendiliğinden gerçekleşen düşüklerin çok büyük bir kısmını oluşturur.(%97-99).

    Toplumda klinik olarak saptanabilen düşük oranı % 10-15 dir. Yaş ilerledikçe bu oran % 20 ‘lere çıkar. Ülkemizde yaklaşık yılda bir milyondan fazla kendiliğinden düşük olmaktadır. Yine 2-3 haftalık erken dönem düşükleri genellikle gecikmiş tarzdaadet düzensizliğiolarak yorumlandığı için aslında düşüklerin oranı tam olarak belirlenememektedir.

    Düşüklerin çoğu bebek öldükten 1-3 hafta sonra gerçekleşir. Ölü bebek vegebelikmateryalini bir yabancı cisim olarak algılayan rahim kramplar ve kasılmalar gerçekleştirip, rahim ağzını açarak dışarıya atar. Bu sırada şiddetli kanama ve kasık ağrısı meydana gelir.

    SPONTAN ABORTUS NEDENLERİ

    A-Bebeğe ait nedenler:İlk 6-8 haftadaki kendiliğinden düşüklerin %50-80 ‘inde bebeğe ait bir genetik veya organ-şekil bozukluğu söz konusudur.8-12 haftada bu oran %25 ‘lere iner. Bebeklerde organ şekil bozukluklarına neden olan etkenler annenin geçirdiğiviral hastalıklarveya kullandığı zararlı ilaçlar olabilir.

    Canlı doğan 200 bebekten 1 tanesinde kromozomal anomali mevcuttur. Anne karnındaki bebeklerde bu oran çok daha yüksektir. Ancak problemli bebeklerin % 90 ‘ı düşer.

    İlk trimestr düşüklerinin en çok rastlanan kromozomal bozukluğu trizomidir.

    B- Anneye ait nedenler:Annenin böbrek hastalıkları ve yüksek tansiyonu da bebekte kanlanma(beslenme ve oksijenlenme kan yoluyla sağlanır) bozukluğuna yol açar. Göbek kordonununda meydana gelen düğümler de bazen anne karnında ani bebek ölümlerine neden olurlar. Annenin kalp ve akciğer sorunları da yine bebek kayıplarına sebep olabilir. Kan uyuşmazlığı bebekte anemi ve kalp yetmezliği yaratarak bebeğin gebeliğin ikinci üç aylık döneminde ölmesine neden olabilir.

    Annedeki Akut Sistemik Enfeksiyonlar kendiliğinden düşüklere neden olabilirler ki bunlar ; TORCHES (Toxoplazma, Rubella, Cytomegalovirus, Herpes , Sifiliz ) grubu enfeksiyonlar, Listeria, Vibrio, Salmonella, vaksinia gibi enfeksiyonlar gebelik kayıplarına neden olabilir.

    Anestezik gazlar, alkol ve sigara, radyasyon, kolşisin, kanser ilaçlarıdüşük nedeniolabilir.

    Abortusların Klinik Sınıflanması:

    1-ABORTUS İMMİNENS =DÜŞÜK TEHLİKESİyadaDÜŞÜK TEHTİDİ: Gebeliğin ilk yarısında meydana gelen hafif rahim krampları ve beraberinde olanvaginal kanamadır.Gebelerin %20-25 ‘inde görülür. Tedavide Yatak İstirahati, Cinsel ilişki yasağı ve Progesteronlar önerilir.

    2-ABORTUS İNSİPİENS:Kaçınılmaz düşük anlamına gelir. Düşük mutlaka gerçekleşir. Saptandığında hastanın hayatını tehtid edebilecek kan kaybı ve enfeksiyon riski açısından gebelik küretaj işlemiyle sonlandırılmalıdır.

    3-ABORTUS İNKOMPLETUS:Tam olmayan düşüktür.Gebeliğin bir kısmı düşer, bir kısmı rahimdedir.Küretaj ilegebeliksonlandırılmalıdır.

    4-ABORTUS KOMPLETUS:Tam düşük demektir.Tüm gebelik materyali rahim dışına atılmıştır. Yine de rahim içi herhangi bir parça kalma ihtimaline karşı küretaj işlemi ile kontrol edilmeli ve USG ile kavitenin temizlendiği teyid edilmelidir.

    5-MİSSED ABORTUS:Anne karnında fetusun öldüğü ancak düşük belirtilerinin görülmediği durumdur.

    ​​​​​​​​​​​​​​​​​​

  • Ergenlik dönemi aknesi nasıl başlar?

    Ergenlik dönemi aknesi nasıl başlar?

    Ergenlik Dönemi Aknesi Nedir, Nasıl Başlar?

    Akne, derinin yağ dengesini sağlayan sebum adlı maddenin salgısını yapan özel keseciklerin tıkanmasından kaynaklanan deri hastalığıdır. Ergenlik döneminde daha sık görülür. Hormonal faktörler, genetik yatkınlık, yanlış beslenme ve hatalı temizleyicilerin kullanılmasıyla şiddeti artabilir. Uzun süreli bir hastalık olması nedeniyle tedavisi sabırla ve dikkatle yapılmalıdır. Tedavinin aksaması veya yarıda bırakılması ömür boyu kalacak izlerin oluşmasına veya aknenin ileri evreye geçip kötüleşmesine sebeb olur. Ben kliniğimde ergenlik aknesini en sık cildin aşırı yağlanması, t bölgesi denen alın burun ve çene kısmının kirli ve tıkaçlı görünümüyle tespit ediyorum. Bu dönemde hastanın dermatoloğa başvurması hatalı ürün kullanımını engelleyip başlangıçtan itibaren akneyi kontrol etmemi sağlıyor. Genelde sorunlu cilt kirli göründüğü için sürekli yıkama davranışına sebeb oluyor . kirli görünümlü cilt sorunlu cilde dönebiliyor. Kuruluk, pullanma, kızarıklık ve iltihaplı kesecikler bu duruma eklenebiliyor. Başlangıç evresinde sadece yağlanma , kara nokta, kirli cilt görünümüyle başvuran ergenlik aknesi hastasına ilk yaklaşımım iyi bir sorgulama oluyor. Ailenin cilt hastalıkları açısından geçmişi, sıkıntılar ne zamandan beri var, neler kullanıldı? Beslenme ve spor durumu nedir? Akne tedavisinde bunların tümünü ele alıp ardından ilaçlarla veya dermokozmetik ürünlerle tedaviye başlıyorum. Ergenlik aknesinde tıbbi ilaç tedavisine en büyük desteği temizleme ürünleri verir. Temizleme ürünlerinin doğru seçilmesi aknede kritik noktadır. Cildi yağlı, kuru, alerjik veya karma olan kişilere verilecek ürünler farklıdır. Hatalı ürünle cildin bariyeri bozulursa aknenin üstüne başka hastalıklar eklenir. Ben temizleyici olarak duruma göre süt, losyon, tonik veya bitkisel içerikli, bazen antimikrobiyal temizleme ürünleri veriyorum. Temizleme alışkanlığının ergenlik döneminde genelde zor geldiğini bildiğim için mümkün olduğunca az ürünle tedaviye başlamayı tercih ediyorum. Erken dönemde görülen aknenin başlama yaşı 7-8 yaşlarına kadar indi. Bu durumun hormon katkılı gıdalardan tetiklendiğini düşünülüyor. Çocukların beslenmesinde rafine edilmiş, uzun raf ömrüne sahip katkılı şekerli ve yağlı gıdalardan uzak durmaları önemli. Besin değeri olmayan, kimyasal maddelerle tatlandırılmış, sadece lezzeti için tüketilen gıdaların vücuda alınması karaciğer başta olmak üzere atılım yapan organları olumsuz etkiliyor. Derinin de toksik maddeleri dışarı atmakla görevli olduğu düşünülürse yediğimiz maddelerin ne kadar kritik olduğu anlaşılır. Çocukların sağlıklı beslenmesinin yanı sıra spor alışkanlıklarının olması da benzer yolla etki eder. Spor yapan çocuğun sağlıklı kan dolaşımı olur. Terle beraber toksik maddeler dışarı atılır, tıkaçlar rahatlar ve derinin beslenmesi artar. Deriyi iyileştirmek hem içerden hem de dışarıdan destekle olur. Konuyu toparlamak gerekirse; ergenlik döneminin bir parçası olan aknenin tedavisine hemen başlamak gerekir. Ailede akne sorunu yaşayanlar olduysa erken dönemden itibaren dermatolog takibine girmek doğru yaklaşım olur. . Akne tedavisi yıllarca sürebilir. Tedaviye zaman zaman kozmetikler, cilt bakımı uygulamaları eklenebilir. Bunları sabırla ve düzenli olarak izlemek gerekir. Akne tedavisinde yaşam alışkanlıklarının düzenlenmesi kritik noktadır. Dermatolog bunu değerlendirip kişiye özel önerilerde bulunabilir. Tedavi edilmeyen aknede karşılaşılan en büyük sıkıntı deride ömür boyu kalacak izlerin ve lekelerin olmasıdır.

  • GEBELİKTE BESLENME

    GEBELİKTE BESLENME

    GEBELİKTE BESLENME

    Op. Dr.Yelda Doğan gebelikte beslenme üzerine sorularımıza şu şekilde cevap verdi. Biliyoruz ki tıp hergün biraz daha gelişip değişiyor. Bununla birlikte eskiden kabul gören inanışlarımız da birer birer yerini yeni öğrendiğimiz bilgilere bırakıyor.

    Artık hepimiz işlenmiş karbonhidratların, aşırı meyve tüketiminin, vücuda girdiğinde kolayca şekere dönüşen meyve ve sebzelerin, tatlı, börek, çörek, pasta gibi gıdaların metabolizmamızı alt üst ettiğini, bizleri obeziteye, diabete, kalp damar hastalıklarına, erken ihtiyarlamaya, allerjik hastalıklara ve kanser gelişimine adım adım yaklaştırmakta olduğunu biliyoruz. İşte bu bilgilerin eşliğinde gebelikte beslenme konusu sağlıklı beslenmek ile aynıdır eğer sağlıklı beslenme alışkanlığınız yok ise hamilelikte beslenme sizin için üzerinde durmanız gereken özel konudur.

    Yıllarca insanlara ”kibrit kutusu kadar peynir”,’‘ üç adet zeytin”,”ince bir dilim ekmek” gibi ölçüler verilerek açlıkla terbiye edildi. Şimdi ise herkes sadece sağlıksız yiyeceklerden uzak durarak doyuncaya kadar yemek yiyebilme özgürlüğüne sahip oldu. Bu tip beslenmede Proteinlerin önemi ortaya çıktı. Sağlıksız karbonhidratları tüketmeyen, bol protein ve sebze tüketen herkes doyuncaya kadar yemek yiyebilmekte ve kan şekeri dengede olduğu için 4-5 saatten önce acıkmamaktadır.Gebelikte beslenmesürecinde proteinli ve sebzeli sağlıklı yiyecekleri tüketmeliyiz zararlı işlenmiş karbonhidartlı yiyeceklerden uzak durmalıyız.

    Yine uzun yıllar insanlara ara öğün dayatması yapıldı ki bu sürekli insülin denilen hormonu salgılatıp, kan şekerini düşürmekte ve böyle beslenen insanları sık aralıklarla acıktırmakta ve yine insülinin yağ depolayıcı etkisi ile giderek yağlandırmaktaydı. Sağlıklı beslenen insanlar çok sık acıkmazlar.

    Akşam yemeklerini de en geç saat 19:30 gibi yemeli ve sonra sabaha kadar hiç bir şey yenilmemelidir. Kesinlikle işlenmiş şarküteri ürünü gıdalar yenmemelidir (sosis, salam, el yapımı hariç sucuklar, füme etler, hazır gıdalar, konserveler……).

    Anne adayının beslenmesinde Omega-3 yağ asitlerinin değerini bilmeyen yoktur. En iyi Omega-3 kaynağı besinler ; Deniz balıkları, kavrulmamış badem, fındık, ceviz, antep fıstığı, fıstık gibi yağlı kuruyemişler, kavrulmamış kabak ve ay çekirdekleri, semizotu, çayırlarda otlayan koyun keçi gibi hayvan etleri, yine çayırlarda dolaşan tavuk eti ve yumurtası,gibi yiyeceklerdir.

    Omega-9 kalp damar sağlığımız başta olmak üzere tüm sağlığımız için gerekli çok iyi bir yağ asididir ki Sızma Zeytinyağı ve Fındık yağında bulunur.

    Normal yaşantımızda nasıl sağlıklı beslenmek gerekiyorsastrong>hamilelikte beslenmeiçin aynı sağlıklı gıdaları tüketmemiz gerekmektedir.

    Örnek Gebe Beslenmesi;

    Sabah Kahvaltısı:Sarısı çok aşırı pişmemiş 1 veya 2 yumurta( haşlanmış veya tereyağda pişmiş olabilir veya pastırma,ev yapımı sucuk, kavurma et, kıyma vs..eklenebilir). Bir avuç içi kadar Peynir, 15-20 adet Ceviz ya da Badem ya da Fındık vs, 10 adet ev yapımı zeytin, bol domates, salatalık, yeşillik, şekersiz açık çay

    Öğle Yemeği:SIZMA Zetinyağlı bir sebze yemeği, Izgara veya haşlanmış et(her türlü doğal beslenmiş hayvan eti olabilir.)/ veya Etli bir sebze yemeği/ veya Etli bir Kuru Bakliyat yemeği, hormonsuz sebzelerle yapılmış ve limon ve sızma zeytinyağı ile soslanmış bir salata, bir kase yoğurt

    İkindi:Bir avuç ceviz ya da benzeri kuruyemiş/ veya bir elma ya da armut ya da portakal ya da iki mandalin ya da 4-5 gün kurusu kayısı ve büyük bir bardak pastörize günlük doğal süt

    Akşam:Öğlenin aynısı olup en geç 19:30 da bitmiş ve sofradan kalkılmış olmalı.

    Zaman zaman çok sık tekrarlanmamakla birlikte pilav olarak yalnızca buğday veya bulgur pilavı,bazen de evde yapılmış tarhana, buğdaylı ayran çorbası, kıymalı veya tavuklu sebze çorbaları, yeşil veya kırmızı mercimek çorbası, işkembe, beyin hariç kelle paça çorbaları içilebilir.

    Akşam yemeğini erken yemek hem gebenin kilo kontrolüne yardımcı olacak, hem de gebelikte çok sık bir sorun olan Reflü Özefajitinin önüne geçerek,gebenin mide ekşime ve yanmaları olmadan rahat bir gebelik geçirmesini ve rahat uyumasını sağlayacaktır.

    Görüldüğü gibi listelerimizde patates, mısır, ekmek, makarna, pilav, börek, tatlı,pasta vs yok. Çünkü bunlar kötü karbonhidratlardır ve kontrolsüzce İnsülin salgılanmasına sebep olup, öncelikle kan şekeri dengesizliklerine, Diabete ve yağ depolanmasına sebep olarak Obeziteye yol açarlar.